Akdeniz'de
özel bir iklim ve örnek bir proje
Amanos
Dağlari Istanbul, Balkanlar ve Karadeniz'e benzeyen şaşırtıcı iklim
ve bitki örtüsü özelliğini Almanlar arastiriyor.
Arif Çağlar
Berlin
Teknik Üniversitesi'nin Istanbul Teknik Üniversitesi ile birlikte
geliştirmeye çalıştığı yeni bir proje dikkatlerin Türkiye'nin şimdiye
kadar gözden ırak kalmıs bir bölgesine çekilmesine neden oldu. Bu bölge
Anadolu yarımadasının güneye sarkan ucunda, Iskenderun Körfezi'nin hemen
kıyısında, Türkiye ile Suriye arasında uzanan Amanos Dağları. Berlin
Teknik Üniversitesi'nde 15 yıldır sürdürülen ve Harald
Kehl 'in
yönettiği projenin ilk aşaması tamamlandı ve sonuçları yayinlandı. Projenin
resmi adı "Güney-Doğu Anadolu Amanos Dağları Coğrafî-Ekolojik Kompleks
Analizi", Almanca adındaki sözcüklerin baş harfleri ile kısa adı
LöKAT,
alt başlığı "Bölge dışı vegetasyon nedenleri projesi".
Amanos
Dağları Türkiye'nin hemen hemen her bölgesi gibi olağanüstü coğrafi
ve tarihi özelliklere sahip bir bölgesi. Coğrafi özelliği en belirgin
şekli ile ikliminde görülüyor. Jeolojik ve coğrafi çevresının tamamen
disinda apayrı bir iklim, apayrı bir bitki örtüsü, Amanos Dağları'nı
özel bir konuma sokuyor. Saşırtıcı iklim yapısının temelinde jeolojik
özellik yatıyor. Amanos Dağları Akdeniz kıyısına paralel yükselen Toros
Dağları'nın çizgisinde degil, Alplerin uzantısı Toros Dağları'na dik
bir konumda, uzun bir kıyı şeridine, Iskenderun Körfezi'ne paralel uzanıyor.
Hatay vilayetinde, Osmaniye ve Dörtyol arasında Daz Dağları üzerinde
2208 metrede Harmankaya Tepesi'ne kadar yükseliyor.
Meltemin yağmuru
Amanos
dağlarının iklim özelliği bu dağların özel jeolojik yapısından kaynaklanıyor.
Ege kiylarından iyi tanıdığımız meltem rüzgârları nasıl Iç Anadolu'ya,
Ege kıyılarına dik sıradağlar arasından sıyrılıp giriyorsa aynı şekilde
Akdeniz kıyılarında da Toros Dağları'na yaslanarak esiyor. Ege'nin kuru
rüzgârı meltem Toros Dağları'nın eteklerinden nem topluyor ve neredeyse
muson rüzgârlarına dönüserek nemli kütleyi yağmur bulutları halinde
doğuya doğru sürüklüyor. Amanos Dağları Akdeniz'in doğu sahiline paralel
olduğu için meltem rüzgarının önünü kesiyor. Yağmur bulutları bütün
yüklerini 2150 metre yükseklikte Amanos'un eteklerine boşaltıyorlar.
Sonuçta yaz mevsiminde Akdeniz kiyilarında Toros Dağları'nin eteklerindeki
kuru iklimının tersi bir nemli iklim Amanos Dağları'ni tüm Akdeniz bölgesinden
ayrı bir özelliğe kavuşturuyor. Akdeniz bölgesının kurak yazı içinde
rutubetli, bol yagisli bu bölge şaşırtıcı sekilde kurak tanınmıyor.
Yaz mevsiminde batı ve güney-batıdan denizden karaya doğru esen serin
meltemin etkisi bitki örtüsünün olağanüstü bir özellik göstermesine
yol açiyor.
Dört mevsim yağmur ve rutubet
Amanos
eteklerine düsen yağmur miktari neredeyse Doğu Karadeniz bölgesının
yagis oranina yaklasiyor. Kisin metre kare başina 150 gram, bahar aylarında
130 ve yazın bile hatiri sayilir bir miktar olan 100 gram yağmur bu
bölgede topragin sürekli islanmasini ve beslenmesini sagliyor. Kis mevsiminde
siklonlar, yaz mevsiminde ise meltem rüzgârları bölgeyi etkiliyor. Bütün
bunlar uydu fotoğrafları ile arastirilmis ve
LöKAT projesi
dokümantasyonu içinde yayınlanmiş.
Saşşrtşcş olan bunca yıldır bu bölge iklimının bilimsel olarak tatmin
edici bir ölçümününün yaplmamış olmasi.
LöKAT projesi
başlayincaya kadar en sağlıklı veriler Ruslar tarafindan toplanmis.
Ama yapilan son ölçümler önceki ölçümlerden farkli. Eski ölçümlerdeki
sonuçlar da bu toprak parçasının Akdeniz ikliminden farkli bir iklime
sahip oldugunu gösteriyor ama Amanos Dağları iklim ve bitki örtüsünün
Karadeniz ve Trakya ile hemen hemen aynisi olmasi yapilan son ölçümlerin
kesin sonucu.
Bulunmaz bir bitki örtüsü
Bu
yağıs ve bu ilik iklim doğal olarak bitki örtüsüne de yansiyor. Amanos
Dağları'nin orta ve yüksek bölgeleri Türkiye'nin Doğu Karadeniz bölgesi
ile orta yükseklikler ise Balkanlar'in Karadeniz kiyiları ile benzerlik
gösteren bir bitki örtüsüne sahip. Özellikle Bati Toroslar'in ayni yüksekliklerdeki
bitki örtüsü ile karsilastirinca iki degisik bölgeyi bir araya getiren
ilginç bir iklim ve bitki yapisina sahip bir bölge ile karsilasiliyor.
Kafkas ve Balkan bölgelerinde görülen doğu tipi kayin ormanları da Amanos
Dağları'nin özelliklerinden biri. Böylelikle Amanos bölgesi Avrupa ve
Sibirya tipi vegetasyonun beklenmedik bir biçimde Doğu Akdeniz'de karsimiza
çikan en güney ucunu oluşturuyor, üstelik çok genis bir alanda çok zengin
bitki türleri ile.
Amanos Dağları'nin batı etekleri Avrupa ve Sibirya türü bir bitki örtüsüne
sahip. Orman yapisi Güney Doğu Avrupa'nin ormanlarına benziyor, Doğu
Karadeniz'in ve Balkanlar'in bitki örtüsü ile hemen hemen ayni. Berlin
Teknik Üniversitesi'nde yapilmis projenin en şaşırtıcı sonuçlarından
biri de bu bölgede Akdeniz bölgesi disi bir vegetasyonun varliği. Yeni
ve zengin verilerle yapilmis bu projeden önce bitki örtüsü ile ilgili
en degerli ölçümler Yıldırim Akman'in 1973 yilinda Ankara Üniversitesi
dergilerinde ve 1982 yilinda Marsilya'da yayinladıği arastirmalara ait.
Türkiye
elindeki birçok zenginlikten biri olan Amanos bölgesini koruyarak bütün
dünyanin dikkatini olağanüstü bir iklim ve bitki örtüsü özelliğine sahip
bu bölge üzerine çekebilir. Doğanin hediyesi her zenginlik için oldugu
gibi, bu zenginliğin de insan akli ile korunmasi ve geliştirilmesi gerekiyor.
Bu zenginlik yok olabilir
LöKAT projesi
yönetici Harald
Kehl,
bu olağanüstü bölgenin karsi karsiya bulundugu tehlikeleri iyi taniyor.
Özellikle insan elının denetimsiz etkisi ile Amanos Dağları'nin eteklerindeki
bitki yapisi yitirilebilir. Daha simdiden bu bölgede soyu tükenmis 50
tür bitki biliniyor. Bu sayi üstelik son 15 yil içinde, yani proje yürütülmeye
başladığindan bu yana yok olan türler. Bundan önce ne kadar türün yok
oldugunu belirlemek çok zor. Bir türden bitki arkeolojisi yapmak olanakli
ama bunun zorlukları da ayrı bir konu. Amanos bölgesi, çevresindeki
tipik Akdeniz kurakliğina alisik bitki türlerının isgali tehlikesi ile
karsi karsiya. Korumasiz bölgede erozyon Amanos'un yabancisi kurak bölge
bitkilerının yayilmasina yol açiyor. Daha simdiden yaygin ve yoğun sekilde
tarim ve orman ürünü elde etmenin yol açtiği toprak yapisi degisimi
ve bunun sonucundaki erozyon tehlikeleri açikça görülüyor. Özellikle
asagi ve orta seviyelerde Amanos Dağları'na özel ve olağanüstü bir bitki
örtüsü yok olma tehlikesi altinda bulunuyor.
LöKAT
projesi sonuçları Amanos eteklerindeki toprak yapisının özel bitki örtüsünü
besleyecek zenginliğe sahip oldugunu gösteriyor. Ama eger eldeki bu
zenginlik yitirilmek istenmiyorsa dikkatli bir denetim altinda tutulmak
zorunda. Projenin uydu fotoğrafları ve bölgede yapilan arastirmalar
sonucunda elde edilen verilerle ortaya koydugu önemli sonuçlarından
biri de "Tematik Ekolojik Haritalar". Bu haritalar gelecekteki denetim
ve incemelere temel olacak nitelikte.
Başka özellikler
Tarihsel
açıdan bakıldığında Amanos bölgesi çok eski çağlardan beri yerleşim
alanı olmuş bir bölge. Bugün tarihi ve arkeolojisi hakkında çok az bilgi
sahibiyiz. Çivi yazılı kitabelerde adı Khamanu olarak geçen Amanos Dağları
eski çaglardan beri Anadolu yarımadasi ile Suriye arasında geçit vermeyen
180 kilometrelik bir duvar oluşturuyor. Kuzeyde 30 güneyde ise sadece
15 kilometrelik bir genisliğe sahip 2000 metreye varan yüksekliği ile
Amanos Dağları kuzeyindeki demir yolu ve güney ucundaki Belen (tarihi
adıyla Pylae Syriae yani Suriye Geçidi) geçidi disinda ortada kalan
80 kilometrelik sahada sadece bir iki patikadan geçilebiliyor. Güney
batı ucunda Hinzir Burnu (Promontorium Rhodosicum) ile bitiyor. Amanos
Dağları'nin simdi kullanilan bir adı da Gavur Dağları. Buradaki "gavur"
sözcügü yaygin olarak bilinen seklinden çok Arap coğrafyacilarının pek
sik kullandıği ve "tepeler arasında başik arazi" anlamina gelen "gavr",
"al-gavr" sözcügü ile ilgili olsa gerekir.
Besim Darkot'un
aktardiğina göre (Islam Ansiklopedisi, Gavur Dağları maddesi) eski dönemlerde
halk arasında ve hatta birçok Batili coğrafyaci ve seyyahin da degisik
ve ancak Amanos'un belli bölgelerini tanimlayan adlarla andıği bu siradağa
verilecek Türkçe ad meselesi 1941 yilinda Ankara'da ilk kez toplanan
1. Türk Coğrafya Kongresi'nde de konu edilmis ve Toros Dağları'nin adı
gibi Amonos adının da eski çaglardan beri gelen tarihi bir ad olmasi
nedeniyle bu sekilde birakilmasina karar verilmis.
Albert Forbiger eskiçağ
coğrafyası ile ilgili ünlü eserinde (Handbuch der alten Geoğraphie.
2. Bd. Leipzig. 1843. (Eski Asya ve Afrikanin Siyasal Coğrafyasi.))
Ksenaphon'dan Amanos Dağları'ndan geçisi engellemek için hem Küçük Asya
hem de Suriye tarafindaki geçidin duvarla kapatilmis oldugunu, ama Büyük
Iskender dönemindeki yazarların artik bu duvarlardan söz etmediğini
aktariyor. Amanos Dağları'nin Suriye'nin kuzeyine, Commagene'ye geçit
veren bölgesine (yani Plinius'taki adıyla Amanicae Portae ya da Portae
Amani montis, simdiki adıyla Demir Kapi) Romalilar yol yapmislar ama
kısa zaman sonra bu yol yine bozulmus. Amanos Dağları üzerindeki ünlü
iki geçit eski Issos'un kuzey doğusundaki Pylae Amanides ve Iskenderiye'nin
güneyinde Suriye ile Kilikya/Küçük Asya arasında tek geçis olanagi saglayan
Belen Geçidi.
Bu
geçitlerden
Darius ordusuyla
Kuzey Suriye'den Kilikya'ya geçmis. Büyük Iskender ise Pers kraliyla
karsilasmak için Issus'tan yola çikarak yine bu geçitlerden geçmis ama
Darius'un
dolanarak
arkasina geçtiğini fark edince Issus'a geri dönmüs.
Amanos
Dağları sadece eskiçağda de gil yakin döneme kadarki zengin kültürel
yerlesimi ile coğrafi özelliklerının ötesinde de ilgi çekmeye ve dünyaya
tanitilmaya deger bir bölge. Coğrafi bir raslanti, iklim ve bitki örtüsü
benzerliği, bu bölgeye Istanbul'daki arastirmaciların ve Istanbul Teknik
Üniversitesi'nin yakinlik duymasina ayrı bir özellik kazandıriyor. Istanbullu
arastirmacilar Istanbul'un Belgrad Ormanları'nin bitki örtüsüne 2000
km ötede, Amanos Dağların'da da rastlayacaklar.
Proje
sonuçları kısa bir süre önce iki ciltlik 657 sayfalik bir kitap haline
getirilmis, 106 resim, 75 tablo, 39 fotoğraf, 6 vegetasyon tablosu ve
8 tematik ekolojik harita içeriyor. Çok sayida renkli grafik ve haritanin
bulundugu sonuçları kitap halinde edinmek mümkün. Ama böyle bir yayının
ancak az sayida bilimsel kurulus tarafindan satin alinabilecegi düsünülerek
çalisma CD-ROM olarak da yayinlanmis. CD hem DOS hem Macintosh isletim
sistemlerinde okunabiliyor. Isteme adresi:
Assoc. Prof. Dr. Harald Kehl
Berlin
Technical University
Inst. f. Ökologie & Biologie
Ackerstr. 71-76
D-13355 Berlin
last updated on
2019-10-11
|